Sinan Gültekin

Sinan Gültekin


KONFOR ALANININ DIŞINA ÇIKMADAN DÖNÜŞÜM BAŞARILABİLİR Mİ?

08 Eylül 2022 - 13:54

Günümüzde hem bireylerin hem de organizasyonların uzun vadede bir başarı elde edebilmeleri için çizginin üstüne çıkacak faaliyetlerde bulunmasının çok önemli olduğunu görüyoruz. Organizasyonların çizginin üstüne çıkabilme aşamasında ilham verebilme, anlamlı markaya dönüşebilme, insan ve veri odaklı yaklaşım sergileyebilme yönlerini faaliyete geçirmeleri gerekmekte. Yapılan araştırmalara göre çevik ve hızlı bir dönüşüm sürecinden geçen şirketlerin diğerlerine kıyasla başarı oranının daha fazla olduğunu ve böylece çevreye ve toplama odaklanarak anlam sağlayan markalar pazarda ön plana çıkacaktır. Son zamanlarda hem ülkemizde hem de globalde bazı organizasyonların değişime öncülük etmek yerine mevcut durumu devam ettirmeye odaklandıklarının ve belirsizliğin çok yüksek hissedildiği ülkelerde ise kısa vadeli kazanımların tercih edildiğinin farkındayız. En büyük riskin risk almaktan kaçınmak olduğunu ve genelde başarılı şirketlerin belli bir noktaya erişince aynı hizmet metodolojisiyle hareket etmeye devam ettiklerinden dolayı değişen çevre koşulları karşısında tüketici ve müşteri gibi diğer paydaşlarla uyum sağlamakta zorlanmakta, bu noktada organizasyonların iç ve dış uyumlarını dengede tutarak sürekli yeni stratejiler benimsemeleri gerektiğini ve değişim yönetimi sırasında yetkilendirme, cesaretlendirme, geri bildirim ve çevik bir yapı ile insan okuryazarlığına odaklanmak önemi daha da artmaktadır. Teknoloji alanındaki değişim ve dönüşüm süreciyle ilgili George Westerman’ın teknolojinin çok hızlı değişmesine rağmen insanların oluşturduğu organizasyonların çok daha yavaş değiştiğine dair bir yaklaşım geliştirdiğini ve bunun kırılması gereken bir döngü olduğunu biliyoruz. Dijital dönüşümün dijital çağa uygun bütünsel ve sürdürülebilir bir dönüşümden ibaret olduğuna ve burada yetkinlikleri, organizasyon yapılarını, kültürü ve yetkilendirmeyi değiştirerek yeni bir anlam kazanmıştır. Geçmiş 3 yıldaki dönüşümün gelecek 6 aya tekabül etmesinden ötürü hem insanların hem de şirketlerin buradaki değişim hızına yetişemediğini ve bu noktada stratejik, kültürel ve sistematik bir dönüşümle deneysellik, çeviklik, amaç odaklılık ve ilham verici iş modelleri gibi yapıların ön planda olması gerekiyor. Bazen dijital dönüşümün uçsuz bucaksız bir okyanus olduğunu unutarak buna çok spesifik bir konu gibi yaklaşıyoruz ve bugün dijital diye adlandırılan dönüşümün yarın farklı bir isminin olabileceğinden dolayı bunun bir amaç değil de araç olduğunu her zaman kendimize hatırlatmamız gerekiyor. McKinsey’in yaptığı bir araştırmaya göre günümüzdeki işlerin yüzde 50’sinin 2030 yılına kadar yok olacağını ve ekonomik mantık içeren iş modelleriyle beraber toplum 5.0 ve sürdürülebilirlik gibi konulara odaklanan organizasyonların daha ön planda olacaktır. Bu dönüşümler insanların nasıl düşündüğü, teknolojiyle bir arada olduğu ve hangi konulara odaklanıldığıyla ilgili olarak şirketlerin kendilerine yol haritası çizmesi gerektiğini ve bu aşamada liderlere başarılı ekipler oluşturabilmek adına kendilerini geri plana alma ve farklı kişileri lider kılmaya teşvik etme gibi önemli sorumluluklar yüklenmesi gerekmektedir.

İş dünyasının gündeminde yer alan organizasyonların dönüşümü, uyum sağlama süreci, çizginin üstüne çıkma aşamasında konfor alanının dışına çıkmayı, gerekli stratejik hamlelerin yapılmasına, liderlerinde üzerine düşün sorumlulukları yerine getirmesine bağlı. Aksi durumlarda ise  şirketlerin sürdürülebilirliğini risk altına girecektir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum