Sibel Bingöl

Sibel Bingöl

[email protected]

Koç; feda mı, veda mı?

12 Haziran 2023 - 10:05 - Güncelleme: 12 Haziran 2023 - 10:44

Değersizlik hissi. Her şeyin fazlasıyla tüketildiği bu çağda, bu duyguyu yaşamayan var mı? 
 
Varsa,  bunu nasıl başardığını bize biri anlatsın, lütfen.
 
Sınırlarımızı çizdik, kendimiz olarak kaldık, bulunduğumuz ortama değer katmak için elimizden geleni ardımıza da koymadık.  -Peki neden sonuç değersizlik hissi?
-Bir şeyleri abartmış olabilir miyiz?
Al, ver dengesini ihlal edip fazla fazla dolduk. Her şeyin fazlası zarar diyip otursak iyi olurdu. Sanırım, pek öyle olmuyor. İç sesimizi dinlemedik, uyarıları göz aradı edip, gerçekleri görmek o an işimize gelmedi. O kadar hayal kurduk ve kendi gökyüzümüzden sert bir, düşüş!
 
"Hiç kimse sizin izniniz olmadan size kendinizi değersiz hissettiremez."
- Eleanor Roosevelt
 
Konuyu araştırınca bilimsel veriler: insanlar, psikolojik olarak uyumlu değilse aynı frekansı yakalamalarının olanaksız olacağını vurguluyor. 
 
- Cemal Süreya’nın dediği gibi:
 
"Belki o her şeye değecek kadar değerli senin için ama sen de onun için kendini hiç edecek kadar değersiz değilsin."
Benim fikrime göre;  anlaşılmadığımız, sürekli kendimizi ispat etme durumu yaşıyor ve çabalarımız da önemsenmiyorsa ardımıza bakmadan o ortamdan uzaklaşmamız gerekiyor. O an veda edemezsek, bütün bir hayatımızı feda edeceğiz; bir yol ayrımı…
 
Değersizlik hissi; ruhun en büyük düşmanıdır. Kaldığımız her saniye kendimizden ödün veririz. Her insan elbette değerlidir fakat kendi öz saygımızı karşıya hissettirmedik ve kendi ellerimizle değerimizi düşürdük. Sonra da ah,vah etmek beyhude… 
Hayatımızda neye yer olmadığını net çizmek ve kararlı olmak zorundayız,konunun matematiği bu. Her şey ne yorucu, öyle değil mi? Aslında sizi gerçekten anlayan, çaba gösteren içtenliğinizi hisseden birinin yanında, doğal olmak en güzeli. Saçmalasanız da basitleşmezsiniz. Önemli olan iki taraf içinde sadece paylaşmak, hissetmek, anlamak ve tamamlamak olursa ne güzel olurdu, herkes samimi ve içten. İş, matematiğe gelince bazen hayat çalışmadığımız yerden soruyor soruyu.(!)
 
Her şey yolundaydı, birden bire neden böyle oldu? Diyen olursa aslında gerçekler ve hayallerin çatışması olabilir mi?
 
Dünyanın en güzel manzarası bile, bir haftada sıradanlaşıyorsa insanoğlunun gözünde; kendi manzaramıza sürekli yeni bir şey katmak gerekmez mi? 
 
Kendi dünyamızın karmaşasında, iş güç derken güzelim denize bakmadan kaç defa geçip gittik. İlişkiler de biraz günün koşuşturması gibi, alel acele yaşamadan, anlamadan, hissetmeden geçip gidiyor ömrümüzden. 
 
Bir an da, bu monotonluktan çıkaran, yalnızlığınızı hisseden biri, elini uzatınca tanımadan, anlayıp dinlemeden; ayaklarımız yerden kesili veriyor; lüks arabalar, şık akşam yemekleri, romantik dans müzikleri, yollarımıza güllerde döküldü. Gözlerimizin içine bakarken mutlu olan biri de tam karşımızda, şiir gibi işliyordu her şeyi… Peki, birden bire ne olmuş olabilir?
 
Yanılmıyorsam bunun için de bir enerji, heyecan gerekiyor. İç sesimiz devreye giriyor, bu defa mecbur dinliyoruz: “Kendin olamadın. İlk andan, sonradan görmüş gibi her şeyi kabul ettin ve karşında durup gözlerinin içine bakan kadın ya da erkeğin yalnızlığını göremedin, dışarda kaldın. Ritim, ışıltı ya göz boyamaydı ya da elini uzattığında kalbini hissedemedin. Ya da bilerek, isteyerek seni dışarda bıraktı, hayatına katmadı. Her iki durumda da; e ne yapabiliriz ki? Heyecanını kaybetti…  
 
Yalın’ın ‘Ki Sen’ şarkısı tam olarak bu duruma yazılmış gibi:”Hazırlanmış bir yere gidiyor gibisin. Benim her yerde elim kolum var.Bilmez misin yüzüm düşmüş, kaç gündür düşünüyorum? 
Bomboş bakıyoruz artık
Bi' bildiğin var da susuyor gibisin. Heyecanını kaybetmişsin, yok inancını kaybetmişsin. Doya doya sarmamışım bize çok günah etmişsin”
 
KADINLARIN ARTIK BİR YAŞAM KOÇU VAR
 
Bir süredir instagram’da takip ettiğim bir ilişki koçu var, Celal ERGUN. Bir mucizeyi gerçekleştirmiş. Kadınları gerçekten   çözebilen, anlayan hatta yol gösteren, Profesyonel Koç. Sadece kadınları değil ilişkilerin sağlam temellere oturtulması için sayfasında kadın erkek ,herkesin yararlanabileceği bilgiler veriyor. Astrolojik olarakta çarpıcı, net ifadelerle burcuna göre kadın erkek karakter analizleri de yapıyor. 

 
İşin içinden bir türlü çıkamayınca, Sayın ERGUN’e, değersizlik konusunu danıştım. Kırmayıp içtenlikle cevap verdiği için çok teşekkür ediyorum. 
 
-İnsanlar, neden değersizlik hissi yaşıyor? 
 
Celal Ergun:”İnsanlar, genel olarak değersizlik hissini; karşı tarafı tahlil edemediğinden, alanını çizmediğinden, dur diyemediğinden dolayı yaşıyor. Kadınlar, ilişkide aşırı vericiler. Haddinden fazla ilgi gösteriyorlar. Fazla ilgi de karşı tarafta değersiz olarak sonuçlanıyor. Çünkü, alanını çizmediğinden, hayır diyemediğinden; hayatımdan çık demeyi de bilmiyor. Bir çok kadının özünde, geçmişinde yaşadığı travmalar, sevilme isteği, ilgi isteği bu yanlışa  düşürüyor.”
 
-Kimseye güvenmeyelim mi? 
 
Celal Ergun: “ Alanlarını size açan, şeffaf olan, biz olma bilinciyle hareket eden, hayatınıza dahil olan insanlara güvenin tabii ki. Yani bir erkeği hayatınıza aldığınızda onun, size nasıl akacağını göreceksiniz zaten. Çaba sarf etmediğiniz insanlar, size kıymet veren insanlardır. Hayatına alan, ailesiyle tanıştıran, ortak alanlar geliştiren, sizi önemseyen; varlığıyla, ilgisiyle sahiplenen adamlar size güven veren insanlardır zaten. Hayatının odağına, önceliğine alan erkekler güven veren, güvenilir diye nitelendirilen adamlardır. İstiyorsa layıkıyla güvenilir olur. Sizi ne kadar sevdiğine, ne kadar bağlı olduğuna, ne kadar hayatınıza dahil olmak istediğine bağlı. Önemsemiyorsa, güven sarsacak her şeyi yapmaktan geri kalmaz.”
 
-Herkesin gözünden kaçan, o en önemli detay nedir acaba? Birlikteyken bile yalnızlık hissi, neden olur?
 
Celal Ergun:” Kişiler ilişkilerinde yalnız ve değersiz hissediyorlar çünkü; insanlar bir birlerinin alanlarına saygı duymuyorlar ve heyecan yok ilişkide. Heyecanını, gizemini yitirdikten sonra, insanlar birbirlerinden sıkılıyorlar. Çünkü, üç temel öge için birlikteler; fiziksel yakınlık, yemek, uyku. Bunların dışına çıkabilen çiftler,  ilişkilerini canlı tutabiliyorlar. Birbirlerini iyi tanıyan ve güven temelini oturtmuş çiftler sosyal ve kültürel etkinliklerde bulunabiliyor, tatile gidebiliyor, arkadaş edinebiliyorlar. İlişki renkli bir hale geliyor. Aksi zaten hüsran. Yemek, uyku, üç beş kelimelik sohbet… bunların hepsinin bir sonu var, sıkılıyor insanlar.
 
-Sizin öneriniz nedir, ne yapmalıyız? 
 
Celal Ergun:” Bu devirde insanların birbirlerine güven duymaları zor. Lütfen, ilişkilerinde herkes güvenilir davransın. Şeffaf olsun, hayatlarını sonuna kadar açsın ve tanımaya çalışıp, dinlesin.
 
Çiftlerin, sürekli kendi istediklerini aktarımda bulunması, hayatını dikte edip, birbirlerini dinlememesi en büyük problem. Birazcık kişileri kendi alanlarında bırakırlarsa, şeffaf davranıp, çiftleri, partneri tanıyabilirlerse çok daha güzel şeyler olacağına eminim. Laf olsun diye de kimse birliktelik yaşamasın. ‘Sevgilim, eşim olsun’ diye evleniyorsa, mutsuzluğu maalesef göze almalı. Ne istediğini bilen insan doğru partneri seçer. ‘Hayır’ demeyi bilmesi lazım. ‘ Bu bana, doğru adam değil’, ‘bu bana, doğru kadın değil’ dediği noktada eli güçlenir. Yanlış insanla olmaktansa, kaliteli bir yalnızlık en doğrusu. Her şeyin bir dinamiği var. Her ilişkinin; bizim başımıza geleceği, yaşamamız gereken doğru tarihi var. Bu anlamda da yanlış insanlara zaman harcayarak, kendi ilişki dinamiğinizin umudunu da kırmayınız. Diye de özellikle tavsiye ederim; bütün çiftlere ya da bireysel olarak herkese.”
 
Celal Ergun’un sayfasını mutlaka takip etmenizi öneririm. İnstagram: celalergun_iliski_kocu
 
Kalbinizin gittiği yer, aklınızın da onayladığı yer olsun. Evinizin de, kalbinizin kapıları da  dilerim, 
sizin samimiyetinizi hak eden kişilere açılsın. Hoşça kalın…

YORUMLAR

  • 0 Yorum