Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı : Kültürün 3 ana dayanağı vardır; Dil, Din, Zanaattır.
“Kültürü olmayan insan topluluğundan söz edemeyiz. Kültürün 3 ana dayanağı vardır. İlki, dildir. Dilsiz insan yoktur, olamaz. Dil yapısına sahip olmayan insan mümkün değildir. Düşünme dille iç içedir. Dil, düşünmenin dışavurumudur. Düşünme, doğrudan doğruya akla bağlıdır; dil de düşünmenin bir uzantısıdır. (...) İkincisi dindir. Aynı şekilde dildeki gibi insan topluluğu oluşmuşsa orada dinle karşılaşıyoruz. Dini olmayan bir topluluktan bahsedemeyiz. (...) Üçüncüsü zanaattir. Zanaat, olağanüstü derecede hayati bir olaydır. Hayatta kalmamız, yaşamamız için elimizde hazır hiçbir değer yoktur. Her şeyi imal etmek,, ortaya koymak zorundayız.” Sözlerinin sahibi Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı, vefatının üçüncü yılında yad ediliyor. Felsefeyi maneviyatla birleştiren fikir , düşünce insanı sadece Türkiye’de değil dünyada da iz bırakmış bir bilim insanıdır.
Türk filozof, mütefekkir ve akademisyendir. Eski çağ felsefe tarihi, anatomi, genetik, evrim ve insan fizyolojisi gibi alanlarda çalışmaları bulunan merhum Prof. Şaban Teoman Duralı’nın Felsefe tarihi, biyoloji felsefesi, dilbilim, siyaset felsefesi, savaş felsefesi gibi alanlarda çok sayıda kitabı ve makalesi bulunmaktadır.
Biyoloji felsefesi üzerine yazdığı çeşitli tezlerle 1988'de profesör olan Teoman Duralı, Yurtdışında bir çok üniversitede görev yaptığı gibi, Türkiye’de 16 farklı üniversitede felsefe dersleri vermiştir. Erzurum,Elazığ, Sivas, Diyarbakır, Malatya, Adana gibi birçok farklı şehirde bilgi okyanusu damlalarını bırakmıştır.
2000 yılında Çağdaş Küresel Medeniyet adlı çalışmasıyla Türkiye Yazarlar Birliği İnceleme Ödülü'ne ve 2017'de ise "Necip Fazıl Saygı Ödülü"ne layık görüldü.
Teoman Duralı, 2009-2015 arasında Felsefe bölümünü kurduğu Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde dekanlık yaptı. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde 38 yıl görev yapan, aynı zamanda Biyolog olan Prof. Dr. Teoman Duralı bilim felsefesi, felsefe tarihi ve biyoloji felsefesi alanlarındaki çalışmalarıyla da iz bıraktı.
Bir süre Kutadgu Bilig dergisinin genel yönetmenliğini de üstlenen usta felsefeci, son olarak TRT 2 ekranlarında seyirciyle buluşan "Felsefe Söyleşileri" programında insan hikayesini, kültür ve dil meseleleri üzerinden irdeledi.
Duralı, yaptığı programlarda, insanın yaşamak için ortaya koyduğu eserlerin tamamının kültür olduğuna, kültürün 3 ana dayanağının ise dil, din ve zanaat olduğuna vurgu yapmıştı. 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü'ne layık görüldü.
Kanser tedavisi nedeniyle 2 kez ameliyat olan Duralı, 6 Aralık 2021'de İstanbul'daki evinde vefat etti. Güzel ruhu şad olsun.
Teoman Durali’nin Toplumda kadın ve erkeğin yerinin dengelenmesi ile ilgili sözleri: "Bir toplumu mahva, çürümeğe sürükleyecek iki tavır vardır: Kadını hiçe saymak, kaba kuvvet uygulamak ve 'erkek' kesimini 'kadınlaştıracak' kadar kadını 'havalara çıkarmak'. Özellikle bizim gibi göçer, savaşçı toplumlarda kadın bir insandır, erkeğin yanındadır, onunla aynı seviyeyi paylaşır. İkisinin tabiattan ya da Allah'tan gelen farklı özellikleri vardır. Bu özelliklerini topluma sundukları 'hizmetle' gösterirler. Böyle doğal bir düzlem, tavır vardır. Bahse konu düzlemden 'saptığınız' ölçüde 'toplumun dengesini' bozarsınız."
Teoman Durali’nin ‘Öyle Geçer ki Zaman’ kitabından alıntı:”İlkokuldan profesörlüğüme kadar bütün eğitimimi bu ülkede aldım. Birilerinin Oxford, Sorbonne mezunu olmakla övündüğü bir süreçte ben her şeyimle bu ülkenin imkanlarıyla ilerledim. Ben bu ülkenin sermayesiyim ve bu sermayenin karşılığı olarak da ülkeme bir görev borcum var. Güven ve görev borcu. Gençliğin verdiği zıpçıktılıkla Kanada'da üniversiteden gelen bir davet üzerine oraya gidecektim. Babam bana dedi ki, 'Sen bu ülkenin imkanları ile bu noktaya geldin, ülkene olan borcunu ödedin mi ki gidip başka bir ülkenin sermayesi olup oraya hizmet edeceksin? Önce bir utanmayı öğren ve utan bakalım, ondan sonra ne yapacaksın karar ver'. Ben utanmaya o gün başladım. O günden sonra da utanmam hep artarak devam etti"
Öyle Geçer ki Zaman kitabından: Duygululuk ile duygusallık farklı şeylerdir. Duygululuk güzeldir; musıkîşinas ile şair duyguludur. Aklı kıt, kendini sadece duygularına kaptıranlarsa duygusaldırlar. Biz böyleyiz işte hep ifrat ile tefrit arasında bocalar dururuz.
Omurgasızlaştırılmış Türklük kitabından alıntı: Türkler Müslümanlğı öylesine hızlı ve kalabalık biçimde benimsemişler ki onlara hayranlık nidâsı şeklinde tezâhür eden "Türk imân!” denmiş. Deyim birleştirilip kısaltılınca, zamanla, öncelikle
de Farsca telâffuzla "Turkoman", o da, Türkcede "Turkmen" dye
söylenir olmuştur.
Ölümünden sonra Türk Bilimi’nin 2022 yıldızları arasında anılarak Bilim insanı yetiştirmesinde, mensubu olduğu bilim dalının kurumsallaşmasında ve bilimsel atılımlardaki önemli rolü nedeniyle 2022 TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Hizmet Ödülüne layık görüldü.
(Kaynaklar: Fikriyat, TRT Haber, DergiPark, Aforizmalar,
YORUMLAR