Sibel Bingöl

Sibel Bingöl

[email protected]

Cumhuriyetimizin 100.Yıl Marşı "HEP SENİN İZİNDE"

05 Ağustos 2023 - 18:36 - Güncelleme: 05 Ağustos 2023 - 18:57



“Şanlı Türk Milletinin Ulu Önderi 
Ey, Büyük Atatürk!

“İmkansız Hayali Sen Zafer yapınca
Umut maviye boyandı bakışlarınla 
Egemenlik milletindir şarkılarıyla
Kurduğun Cumhuriyet tam yüz yaşında 

Adın yüreklerde azmin bileklerde
Gölgen üstümüzde Sevdan türkümüzde
Gayen düşümüzde hilal göğsümüzde
Yüzbin yıl bile geçse hep senin izinde. 

Gençliğe hitaben hep başucumda
Onuncu yıl Nutuğun kulaklarımda
Gençliğim de canım da feda yolunda
Kurduğun Cumhuriyet tam yüz yaşında

Adın yüreklerde azmin bileklerde 
Gölgen üstümüzde Sevdan türkümüzde
Gayen düşümüzde hilal göğsümüzde
Yüzbin yıl bile geçse hep senin izinde. 

İstikbal göklerde işte uzay çağında
Zaman  biçareymiş senin ufkun yanında 
Sonsuzluk kıskanacak sen yaşadıkça
Kurduğun Cumhuriyet tam yüz yaşında

Adın yüreklerde azmin bileklerde 
Gölgen üstümüzde Sevdan türkümüzde
Gayen düşümüzde hilal göğsümüzde
Yüzbin yıl bile geçse hep senin izinde. 

Esir düşmez fikirler senin şanlı yolunda,
Köle  olmaz istikbal ruh bedende durdukça
En büyük mirastır fazilet senden kalan
Bilim tek silahımız, zırhımızsa İstiklal
Yaşasın Cumhuriyet son Türk ölene kadar. 

Adın yüreklerde azmin bileklerde 
Gölgen üstümüzde Sevdan türkümüzde
Gayen düşümüzde hilal göğsümüzde
Yüzbin yıl bile geçse hep senin izinde.”(23 Nisan 2023-Dr.Orhan Koyuncu)

Şanlı Tarihimizin 100. Yıl Bestesi Güneşle Doğdu. 

Bize Şanlı bir tarih ve bağımsız bir ülke bırakan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve vatan topraklarımız için kanının son damlasına kadar savaşan, dünya tarihini değiştiren aziz atalarımızın hatırasına saygımla ve Cumhuriyetimizin 100. Yılına yazılan marşın, yüz yılın bestesinin melodisini ruhumda hissederek tarihi bir anı bu satırlara yazmanın onurunu taşıyorum. 

Bu toprakların nasıl vatan olduğunu, bayrağımızın şehit  kanına düşen ay yıldız olduğunu, Atatürk’ün yüz yıllar geçse de dünyada eşsiz bir lider olduğunu ve bu topraklarda son Türk kalana kadar izinin silinmeyeceğini, yüreğimize yazarak, her birimiz ant içtik! Biz Türkler için Atatürk, Vatan, Bayrak, Asker, Ezan; Onurumuz,Gururumuz, Namusumuzdur. 

Değerlerimiz, bizi ulusça birbirimize bağlar. Milli birlik, beraberlik şuurumuzun, milli mücadele ruhumuzun temeli hiç bir zaman sarsılamaz. O ruh, Birinci Dünya Savaşında Yarbay Mustafa Kemal'in: “ Size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" 57. Piyade Tümenine verdiği bu emir; Türk milletinin imkansızlıklara rağmen evladından, canından geçme pahasına bayrağı düşürmeyen atalarımız ve Mustafa Kemal Atatürk gibi üstün bir dehayla VATAN  sözü, ve milli ruh o gün inşa oldu. O nedenle başka hiç bir ulus, toprağına bizim gibi vatan demez. 100 yıl sonra, o ruhla yazılan bir marşın hikayesini biraz sonra birlikte öğreneceğiz.

Ölümsüz 100. Yıl  Marşımızın, Unutulmaz İmzası: Doktor ORHAN KOYUNCU 

Cumhuriyetimizin 100. yılına  yazılan sayısız marş, şiir arasından sıyrılan,  gururla, çoşkuyla dinlediğim yüzyılın bestesi ve eserine imzasını atan sanatkârı hep birlikte, belki bağrımıza basarak, gözlerimiz dolarak, gururlanarak tanımaya çalışacağız. Çünkü, o ruh hepimizde yaşıyor ve 10. Yıl marşımızı nasıl yürekten söylüyorsak, eşsiz bir melodi ve bin yıl geçse unutulmayacak sözlerle ve milli ruhla inşa olmuş 100.Yıl Marşımıza kısa süre de aşina olup, dilimizden düşürmeyeceğimize inancım tam.

Her notaya 100 yılın çoşkusunu katan,  güneşin doğuşuyla sesi ve melodisiyle Türk ulusunun 100.yıl şiirini, anıtsal bir yapıta çeviren, ülkemizin yetiştirdiği önemli bir karakteri sizinle tanıştırma şerefine nail oluyorum. Bir doktor ve sanatkar olan, ORHAN KOYUNCU.


-Sizi tanıyabilir miyiz?

Dr. Orhan Koyuncu: Merhabalar… Gaziantep’te 1985 yılında doğdum. Babam Gaziantep çimento fabrikasında teknisyen, annem ev hanımıydı. Antep’te  bir kenar mahallede büyüdük, dört erkek kardeşiz. Abim fizik okudu , bir küçüğüm diş hekimi, onun küçüğü de avukat. Bütün ailem hâlâ Gaziantep’te yaşıyor. Antalya tıp fakültesini İngilizce ile birlikte yedi yıl okudum. Daha sonra altı ay kadar Kahramanmaraş Pazarcık’da, sekiz yıla yakın Ağrı Patnos’ta  görev yaptım, şu an da Bursa’da aile hekimi olarak görev yapıyorum. Evliyim ve iki kızım var. Genelde  hırslı ve çalışkan bir öğrenci doktorluk hayatımda hep idealist bir hekim  olmaya çalıştım, İnsanları ve mesleğimi seviyorum fakat içimde hep bir boşluk taşıdığımı,  anlam ve kendini gerçekleştirme arayışımın sanatçı ruhum olduğunu çok sonra farkettim. Bunun nedeni Tıp eğitiminin ve doktorluğun zor ve sanırım ciddi zaman alıyor olmasıydı. 

-Siz şu an aile hekimisiniz fakat iç hastalıkları uzmanlığı eğitiminizi yarıda bırakmışsınız Neden iç hastalıkları uzmanlığından vazgeçtiniz? 

Dr. Orhan Koyuncu: Patnosta görev yaparken uzmanlık sınavına hazırlandım ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesinde iç hastalıklarını kazandım. Aydın’da dokuz ay asistan olarak görev yaptım. Çocuklarımı göremiyordum, çalışma şartları çok ağırdı, aldığımız ücret de geçinmek için çok zorluyordu. İstifa ettim ve sonra Bursa’ya atandım.

-Bursa tayininiz pandemi dönemine denk gelmiş. Pandemide yaşadıklarınızı ve başka ülkelere göre tavrımızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dr. Orhan Koyuncu: Bursa’ya atanınca Türkiye’ye Covid-19 girdi ve bulaşıcı hastalıkların başında mücadeleye başladık. Gece, gündüz çalıştık,  gerçekten çok zorlu bir süreçti. Covid-19 u daha kimse tam olarak bilmiyordu, biz de korkuyorduk tabi fakat elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık bir çok görev şehidimiz oldu, ruhları şad olsun; yakınlarına sabır dilerim. Çoğu Avrupa ülkesine nazaran başarılı bir sınav verdiğimiz kanaatindeyim. 

-Sanırım bir çok yol ayrımlarınız oldu. Yurtdışı gönüllü göreve gitmişsiniz, neden Nijer Niamey / Afrika? 
-Sizin tercihiniz miydi? 

Dr. Orhan Koyuncu: Yurtdışına gönüllü olarak görev istemiştim. Afrika’da Türkiyeye ait hastaneler var Nijer‘de, Somali’de, Sudan’da. Nijer Niamey’de, acil serviste dokuz ay görevlendirildim. Benim  için çok güzel bir tecrübeydi. Dünyanın en fakir ikinci ülkesinde mutlu olabildiğimi gördüm. Resmi dilleri Fransızcaydı, kursa yazılıp Fransızca öğrendim. İngilizcem zaten fena değildi. Böylelikle aslında yurtdışına çıkabilme fobimi  de kırmıştım. Farklı  kültürler; farklı insanlar, bambaşka özellikler kazandırıyor, hayata bakış açınız genişliyor, artık kendimi akademisyen olmak zorunda hissetmiyordum ya da doktorlukta çok iyi yerlere gelebilmek gerekliliği mutluluğun çıkış yolu değildi, hırsımı yenmiştim çünkü çok fakir bir ülkede insanların çok mutlu olabildiğini gördüm. 
Maalesef, Mezopotamyanın kaderi olsa gerek, bizim topraklar genelde depresif insanlardan oluşuyor. Hep gelecek kaygısı, hep ‘yarın bu topraklarda ne olacak?’ kaygısı var. O nedenle insanlar  anı yaşamayı unutuyorlar. Bu da bizi genel olarak üzgün, kaygı bozukluğu olan ya da depresif bir toplum haline getiriyor.

Şiir de seslendiriyorsunuz. 
-N’apiyim Tabiatım Böyle Cover ilgimi çekti çok farklı tonlamalar var, sesiniz kaç oktav?

Dr. Orhan Koyuncu: Ses genişliğim için 3- 3.5 oktav civarında diyebilirim, Bas 
baritonum, fakat tenor renklere de çıkabiliyorum.

-Tenore çıkabilen ses, yani Opera da seslendiriyor musunuz?
Evet, opera okuyabilecek bir ses genişliğim var. 

-Müzikle ilgili bir eğitim aldınız mı? 
-Bu melodileri kendinizde nasıl keşfedip olgunlaştırdınız?

Dr. Orhan Koyuncu : Gitar çalabiliyorum tamamen kulaktan , çok az da piyano. Nota ya da müzik eğitimim nerdeyse hiç yok. Müzik kulağımın iyi olduğunu düşünüyorum. Öncelikle hobi amacıyla bir karaoke programında şarkı söylemeye başladım. Söyledikçe ilerlediğimi ve daha iyi söylemeye başladığımı fark ettim. Sesimin genişliğini bu sayede öğrendim, Yıllardır süregelen bir şiir sevdam vardı, şiir dinlemeyi çok severim, iyi de okuduğumu söylerdi arkadaşlar. Lakin en son lise iki de bir okul gazetesinde şiirim çıkmıştı, onun dışında yirmi yıl hiç şiir yazmadım diyebilirim. 



Şiir yazmaya başlayınca; Şiirler akmaya başladı. Sözler, kafiyeler arka arkaya sıralanıyordu… Sonra ‘acaba beste yapabilir miyim?’ diye merak ettim ve müziği duyduğumu fark ettim, her piyanonun başına oturduğumda yeni bir melodi çıkıyordu. Nota bilmiyorum ama melodi duyuyorum. Melodiler duyuyorum. Bazen elimde sözler oluyor ona melodi  duyuyorum…bazen de melodi duyuyor ona sözler yazıyorum. Mesela Güneydoğum, önce acı bir ağıt yakmıştım daha sonra ezgi geldi ve sonra da bestelemiş oldum.

-100.Yıl Marşımız ‘ HEP SENİN İZİNDE’ yazıp, bestelediniz. 
Sizi teşvik eden duyguyu merak ediyorum. 
-Sizi etkileyen ne oldu? 
-Bir hikayesi var mı, nasıl doğdu marşımız?

Dr. Orhan Koyuncu: 24 Mart 2023 Mustafa Kemal Atatürk’ün TİME Dergisinin kapağına çıkışının 100. yılıydı. Hiçbir yerde haber olarak yayımlanmadı, hiç bir sosyal medyada ya da haber kanalında hatırlanmadı, buna üzüldüm ve kısa bir şiir yazıp Atatürk’ün TİME’da  kapak olduğu fotoğrafla birlikte paylaştım. ‘Bu şiir benim 100.Yıl Marşım olacak’ demiştim. 2 ay içerisinde 4-5 defa şiiri düzenledim, böylece, Atatürk’e ve Cumhuriyete 5 tane şiir yazmış bulundum ve bütün düzenlemeleri Instagram‘da paylaştım.

“İmkansız hayali sen zafer  yapınca 
Umut maviye boyandı bakışlarınla”
Bir sabah saat 07:00 suları Ezgi ve nakarat geldi. 
Daha sonra “Gençlikten Atatürk’e 100. Yıl Hitabı’ şiirimin 4., 5. Kıtası geldi. Bir kaç gün sonra da ‘Yaşasın Cumhuriyet’ şiiri geldi. Nakaratı oluşturan ‘Hep Senin İzindeydi’ ve Marşa adını ‘Hep Senin İzinde’ verecekti. Böylece 3 şiirin birleşmesiyle Hep Senin İzinde 100. Yıl Marşı doğmuş oldu. 

-100.Yılımızın siz de hissettirdiği duyguyu ve mesajınızı okuyucularımızla paylaşır mısınız?

Dr. Orhan Koyuncu: 100. Yıl benim için, bizler için çok önemli. Cumhuriyetin 100. Yılı, Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük emaneti. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Cumhuriyet yolu bilimdi, insan haklarıydı, kadın erkek eşitliğiydi, adaletti, özgürlüktü , sanattı , edebiyat ve felsefeydi ve elbette İstiklaldi. Onu koruyup yüceltmek ve üreterek yüz yıllara taşımak bizim en başta Türk gençliği olarak görevimiz ve sözümüzdür. 

-Atatürk ve Atatürk milliyetçiliği hakkındaki görüşlerinizi de lütfen bizimle paylaşır mısınız? 

Dr. Orhan Koyuncu:

Atatürk’le gözümüzü açtık, çocukluğumuz tüm eğitim hayatımız boyunca başucumuzdaydı, Atatürk bilgeliği ile yetiştik. Ona olan borcumuzu asla ödeyemeyiz. Kendisini yüzyılın ötesine taşıyan, gelmiş geçmiş tartışmasız dünyadaki en büyük, en önemli lider. Fakat Atatürk’ü tamamen toplum nezdinde tanımadığımızı düşünüyorum. Yurtdışında bir çok ülkede okullarda ders olarak Atatürk’ün hayatı öğretiliyor, yabancı bir çok bilim adamının Atatürk e ait sözleri paylaştıklarını görebilirsiniz. 
Atatürk’ü benim için Dünya’nın en önemli lideri yapan ; Kurtuluş Savaşı sonrası ülkenin başında ki tek lider olarak:
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”dedi. “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” dedi. Eşi yokken kadın seçme ve seçilme hakkı tanındı, biyolojik çocuğu yokken çocuk bayramı, yakın bir genci yokken, gençlik bayramı ilanı etti. Yani Atatürk Türkiye Cumhuriyetinin sadece lideri olmadı, aynı zamanda babası olmayı tercih etti. Gelmiş geçmiş en büyük lider. Türklerin Babası. 

-Bir çok ünlü isim de 100. Yılımız için marş yazdı. Sizin eseriniz oldukça iddialı ve çok dikkat çekti ‘ Hep Senin İzinde’ milli marş olmak için çaba gösterilen ve hikayesi olan bir eser. Yazılan marşlarla ilgili düşünceniz nedir?


Dr. Orhan Koyuncu: Teşekkür ederim. Ülkemizin yetiştirdiği çok değerli sanatkarların eserleri var, hepsini defalarca dinledim. Her kim olursa olsun sanat adına, cumhuriyet ve 100. Yıl adına bir eser ortaya çıkaran tüm sanatçıların takdiri, teşekkürü ve alkışı hak ettiğini düşünüyorum ama 100. Yıl marşını yazma ve bestelemekte ki temel motivasyonumun “ 100. Yılın ruhuna “ sahip bir marşın henüz yazılmamış olması olduğunu söylemeliyim. Benim ruhum bam başka şeyler söylüyordu. Ve onları sözlerimle ve müziğimle anlatmaya çalıştım. O şiirlerin geleceğine inanıyordum.

-Son bir yılda sanatkar ruhunuzu keşfettiniz diyebilir miyiz? Kaç eserde imzanız var ve hedeflerinizden de bahsetmeniz mümkün mü? 

Dr. Orhan Koyuncu: 2023 yılı ile başladım eğitim almaya ve şiir yazmaya, beste yapmaya. Son altı ayda, 20 şiir yazdım. Cumhuriyet için yazdığım şiirleri seslendirip, 100. Yıl şiir albümü yapmak ve 29 Ekimde paylaşmak istiyorum. ‘Ya İstiklâl, Ya Ölüm’ şiirimin Atatürk’ün Samsun’a yolculuğunu duygusal olarak iyi anlattığına inanıyorum. Yine Atatürk için yazdığım: ‘Gör Beni, Duy Beni, Bil Beni’ şiirimin felsefi açıdan Atatürk ü toplum olarak daha iyi tanımamız gerektiği mesajı açısından önemli buluyorum. Bana ait ilk bestem:  rock ~ R&B karışık tarzında ‘Sensizliğin Yoksunluğu’ olacaktı ama maalesef deprem oldu ve depremin acısıyla bütün ailem ve tüm tanıdıklarım deprem bölgesindeydi.  
O acılara ‘ Güneydoğum’ şiirini yazdım ve besteledim. Ve Klip çekip paylaştım. 



Güneydoğum’un iyi bir eser olduğunu düşünüyorum, iyi bir türkü oldu.  6 Şubat depremini birebir anlatan, yürekten anlatan bir türkü olduğu kanaatindeyim. Medyada çok yer almadı seçim dönemine denk geldi ve biliyorsunuz seçim döneminde deprem çokta konuşulmadı, maalesef. Zamanı geldiğinde yeterince kitleye ulaşacağı kanaatindeyim. ilk profesyonel bestem ‘ GÜNEYDOĞUM’ oldu böylece.

-İnstagram sayfanızda bir kısmı var fakat marşın tamamını YouTube sayfanızda paylaşmadığınızı fark ettim. 
-Özel bir nedeni mi var, 
 neden henüz paylaşmadınız?

Dr. Orhan Koyuncu: İnstagram da marşın bazı kısımlarını paylaşma nedenim, bir nevi tanıtım amaçlı. Özellikle sözlerininin ve nasıl bir ana ezgiye sahip olacağını paylaşıp, gelen önerileri dikkate alıp eseri tekrar tekrar çalışıyordum. Son hali henüz hazır olmadığı için YouTube’da paylaşmadım. 30 Ağustos Zafer Bayramımızda eserin bitmiş halini YouTube sayfamda paylaşacağım. Memleketime Zafer bayramı hediyesi olurken, 29 Ekim’den yaklaşık 2 ay önce paylaşmış oluyorum ki, benimsenirse kutlamalar için hazırlanılabilsin.

-Ulu önderimiz Atatürk’ün bütün sözleri çok değerli fakat sizi en çok etkileyen sözünü bizimle paylaşır mısınız?

Dr. Orhan Koyuncu: 30 Ağustos ülke topraklarımızın geri alındığı günü temsil eder ve Atatürk, tarihe damga vuran en önemli sözlerinden birini o gün söylemiştir. “ Zafer, zafer benimdir, diyebilenindir. Muvaffakiyet, muvaffak olacağım diye başlayanın ve muvaffak oldum, diyebilenindir.”

-Sayın Koyuncu’nun ruhunun ilham kaynağı nedir? Sizi, neler motive ediyor, neler besliyor?

Dr.Orhan Koyuncu: En büyük motivasyon kaynağım, inanmak. Ruhuna inanmak, yapabileceklerine inanmak. Beynin gücünün ve sınırlarının çok geniş olduğuna inanıyorum. Kendi öğrenim, eğitim hayatım da bunu defalarca tecrübe ettim. İçimdeki sanat ruhuna ve kendime inanıyorum. Gönülden istemek çok önemli. Umut ediyorum bütün Türk milletinin diline dolanır, benimsenir 100. Yıl marşım. Ama şunu daha çok umut ederim, bir sanatçı çıkar daha iyi bir marş yapar ve ben de onu büyük bir gururla okurum. 



Ben mesleğimi çok seviyorum fakat sanata aşığım. 38 yaşımda Atatürk’ün Samsun’a çıktığı yaşta, Cumhuriyetimize ve Mustafa Kemal Atatürk’e 5 şiir yazdım ve 100. Yıl Marşı ‘ HEP SENİN İZİNDE’  besteledim elbette  onurlu ve gururluyum. 

Çok mutluyum, çok büyük bir sorumluluktu benim için. Beni hiç tanımayan insanların sevgisi, teşekkür ve mutlulukları…Yaptığım marşın heyecanını paylaşan insanların olumlu geri dönüşleri beni inanılmaz motive ediyor. 

-özellikle sizden feyz alacak gençlerimize ve okuyucularımıza 100. Yıl mesajınız ne olurdu? 

Öğrencilere, benden feyz alacak gençlere, çocuklara sayfamda şöyle bir fizik formülü var: P: w/T Güç = İş / zaman , yani Sizin 10 saatte yaptığınız işi biri  gelir bir saatte yaparsa, sizden 10 kat daha güçlüdür. Fizikte ‘birim zamanda yapılan işe güç denir.’ Peki birim zamanda yaşanan hayata ne denir? Yaşamak bir eylem yani iş olduğu için cevap “ yaşama gücü”dür. Bunun aslında ünlü Anı yaşa “ Carpe Diem “ sözünün kanıtı olduğunu düşünüyorum. 

-Ne kadar güçlü yaşıyorsunuz?

 Dr. Orhan Koyuncu: Hayat aldığın nefeslerin toplamı değil nefesini kesen anlardan ibarettir.

2023 yılı ile sanat hayatım başladı diyebilirim ve 37 Yıldır bu kadar mutlu olduğum bir dönem hatırlamıyorum. Gerçekten aylardır yatağa uzanıpta uyuyayım denedim, hep uyuyakalıyorum.
Herkesin içindeki potansiyeli çıkartmasını ve aşık olduğu işi yapmasını dilerim. 

-İstanbul Çekmeköy Belediyesinin hazırladığı yarışmaya katılacak mısınız?

Dr. Orhan Koyuncu: Hayır düşünmüyorum. 

-Çok ciddi bir organizasyon ve jüri var. Katılmanız profesyonel bir tanıtım için de iyi olmaz mıydı?

Dr. Orhan Koyuncu: Benim için sanat hayatımda her zaman tek jüri, Türk halkı olacaktır. Her hangi bir yarışmaya başvurmayı düşünmüyorum. Eser doğru ise hakettiği yere gelecektir. Cumhuriyetin 100. Yılının marşı yarışma sonucu elbette belirlenebilir fakat çok geç kalındığı kanaatindeyim. Öncelikli şiir olmak üzere Yarışmalar 10 yıl önce  başlamalı, şiir ya da şiirler belirlendikten sonra yarışma besteye açılmalı ve şu anda halka sorulacak en az 10 civarı 100. Yıla yakışan marşımız olmalıydı! 

Bir Türk genci olarak sanatımı  icra ederek, Cumhuriyet bayramından önce halkımıza marşı hediye ederek görev ve sorumluluğumu tamamlamış olacağım. Beğenilirse eğer, milli marş olması için sanırım ilgililer benimle iletişime geçer ya da benim yapmam gereken bir prosedür varsa yaparım elbet. Marş benim değil “Yüce Türk milletinindir.”

Benim şimdiden dilime dolandı “ İmkansız hayali sen zafer yapınca 
Umut maviye boyandı bakışlarınla” 
Hep Senin İzinde Cumhuriyetimizin 100.Yılı  Marşının benimseneceğine, sözlerinin hepimizin yüreğine değeceğine ve Türk milletinin bu marşa sahip çıkacağına inanıyorum. 

Yolunuz, ufkunuz gibi açık olsun. Çok teşekkür ederim

YORUMLAR

  • 0 Yorum