Şehrinaz Keskin

Şehrinaz Keskin

[email protected]

UYKU

22 Mart 2015 - 19:25

Sevgili okurlarım,

Bugün sizlere çoğumuzun vazgeçemediği ve onunla geçireceği dakikalara paha biçemediği bir konu ile ilgili yazayım istedim. Aslında hepimiz seviyoruz onu. Ama kimimiz çok kimimiz az. Belki çocukluğumda hafız dedemin "Seherde rahmet kapısı açıktır." diyerek verdiği öğütlerden belki annemden aldığım alışkanlıklardan, bilemiyorum ama ben az sevenlerdenim. Evet, uykudan bahsediyorum.

Bıraksalar günlerce uyurum diyenler, en iyi yaptığı iş uyumak olanlar, geceden alarmını kurup sabah erteleye erteleye yataktan çıkamayanlar,

işe giderken biri çelme taksa da düştüğüm yerde uyusam diye hayal kuranlar...

Sizi anlamaya çalışıyorum ama hiçbir zaman sizden biri olamadım ben ve biliyorum benim gibi olanlar az değil. Uyku düzenini hafta sonları da dâhil hiç bozmayan biri olarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki okul hayatım ve iş hayatım da dâhil yaşamımın hiçbir döneminde erken kalkma konusunda zorluk yaşamadım. Bırakın onlarca alarmı, bir ihtimal uyanamayacağımı düşünüp önlem olsun diye bile alarm kurmadım. Güneşin ilk ışıklarını alan biyolojik saatimin verdiği alarm sayesinde erkenden uyanıp gecenin muhteşem karanlığında başımı yastığa koyar koymaz uyudum. Bu sebeple ki sabahları erken kalktığı için şikâyet eden insanlar ile kahvaltısız yola koyulanları hiç mi hiç anlamadım. Zira günün ilk ışıkları ile gözlerimi açmazsam eğer günümün yarısını boş geçirdiğimi düşünenlerdenim.

Bizler, yani çok uyumadan mutlu olup güne erken başlayanlar, sabahları güneşin tadını doya doya çıkarır, kahvaltımızı aceleye getirmeden yaparız. Ayrıca günü kaçırmışlık hissi nedir bilmeyiz. Bunun yanında bir de uyku sersemliği denen olayı da pek yaşamayız. Öğle saatlerine kadar ayılamayıp aksama kadar uykusuzluk ve yorgunluktan söz edenlerin aksine gün boyu enerjik ve neşeliyizdir biz. Yorgunluğumuzu anca evimize gelip günlük ev işlerimizi bir çırpıda halledip başımızı yastığa koyduğumuzda hissederiz ve çevremizde genellikle bugünün işini yarına bırakmayanlar olarak biliniriz.

Ben de her şeyi zamanında yapan biri olduğum için genelde dakik biri olarak anılırım. Okuluma ya da işime geç kaldığımda çevremdeki insanlar muhakkak olağandışı bir şey olduğunu düşünürler ve bilirler ki benim geç kalmam elimde olmayan sebeplere bağlıdır.

Uykunun sağlık için ciddi bir gereksinim olduğu konusuna yürekten katılıyorum. Ancak Uyumanın “fazla” olması demek benim için hayatı kaçırmakla eş değer. Sessiz, karanlık ve iyi havalandırılmış bir odada 5 ya da 6 saat uyumak beni gün boyu yetecek bir enerji ile doldurmaya yetiyor da artıyor. 

Sevgili dostlarım, olur da bir gün bir yolunu bulursam kesinlikle uyumam.

Sizlere de az uykulu ama bol enerjili günler diliyorum. İnanın bana az uyumak harika bir şey!

Düşünsenize 1 saat az uyuyarak sevdiklerinize ya da sevdiğiniz islere 1 saat daha fazla zaman harcıyorsunuz... Muhteşem değil mi?

YORUMLAR

  • 0 Yorum