Şehrinaz Keskin

Şehrinaz Keskin

[email protected]

Osmanlıca mı? O da Ne?

08 Aralık 2014 - 16:30

Günlerdir bir tartışmadır sürüp gidiyor. İçimizi şişirdi desem yeridir. Yatıyoruz Osmanlıca zorunlu ders oldu kalkıyoruz Osmanlıca zorunlu ders oldu. Biri der çok şükür çocuklarımız mezar taşlarını okuyabilecek. Öbürü der Osmanlıcayı kim biliyor ki ders verecek? Sıkıldım bunaldım resmen!
Birincisi mezar taşı okuyacağız diye sevinelere gelsin: Mezar taşı okumak içinse tüm bunlar mezar taşından önce iki kelam okumayı öğrensin vatandaşlar.
İkincisi edebiyat, tarih ve Türkçe öğretmeni yetiştiren üniversitelerimizi küçümseyip bu dersi kim okutacak diye tutuşanlara gelsin: Bu ülkede Türk Dili ve Edebiyatı, Türkçe Ögretmenligi ve Tarih bölümü mezunlarının hepsi Osmanlı Türkçesini üniversite düzeyinde öğrenmiştir ve öğretebilir.
Üçüncüsü başımıza alim kesilip sanki Çince zorunlu ders olmuşcasına konuşanlara gelsin. Osmanlı Türkçesini ne zannediyorsunuz siz Allah aşkına? Bilmiyorsanız bari kapayın o çenenizi! Osmanlıca dediğiniz "Osmanlı Türkçesi" demektir ve Japonca, Çince, Arapça gibi bambaşka bir dil değildir. Alfabeyi öğrendikten sonra Osmanlı Türkçesi okunabilir; biraz kitap okuyup sözcük dağarcığı geliştirildikten sonra Osmanlı Türkçesi çok daha rahat anlaşılabilir ve kalem tutmayı bildikten sonra Osmanlı Türkçesi ile gayet rahat yazılabilir. Osmanlı Türkçesi ayrı bir dil DEĞİLDİR! Osmanlı Türkçesinde, Türkçemizi Arap alfabesi ile okumayı ve Arap alfabesi ile yazmayı öğreniriz. Yani kasmayın kendinizi rahat olun! Günah(!)
Yeri gelmişken söylemeden geçemeyeceğim. Kendisine teşekkürü borç bildiğim
bana Osmanlı Türçesini sevdiren ve eğlenceli dersleri ile öğreten Doçent Doktor Kerim Demirci Hocam'a saygılarımı sunuyorum. Birinci sınıfın birinci Osmanlı Türkçesi vizesinde sorduğu soruyu hala daha unutmuş degilim. Beni Edip Cansever'in o muhteşem dizeleriyle tanıştırdığı için hem öğretici hem de iyi bir ölçme sınavı idi... Ve yıllardır girdiğim milyonlarca sınavdan aklımda tatlı bir tebessüm ile kalan tek sınav...
O günden beri ezberimde olan şu şiiri Osmanlı Türkçesinden okuyup yazmıştık:
MASA DA MASAYMIŞ HA
Adam yaşama sevinci içinde 
Masaya anahtarlarını koydu 
Bakır kaseye çiçekleri koydu 
Sütünü yumurtasını koydu 
Pencereden gelen ışığı koydu 
Bisiklet sesini çıkrık sesini 
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu 
Adam masaya 
Aklında olup bitenleri koydu 
Ne yapmak istiyordu hayatta  
İşte onu koydu 
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu 
Adam masaya onları da koydu 
Üç kere üç dokuz ederdi 
Adam koydu masaya dokuzu 
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında 
Uzandı masaya sonsuzu koydu 
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür 
Masaya biranın dökülüşünü koydu 
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu 
Tokluğunu açlığını koydu. 
Masa da masaymış ha 
Bana mısın demedi bu kadar yüke 
Bir iki sallandı durdu 
Adam ha babam koyuyordu.
 
Esen kalın sevgili okurlarım.
Saygılar sunuyorum...

YORUMLAR

  • 0 Yorum