Şehrinaz Keskin

Şehrinaz Keskin

[email protected]

BİR OBSESİF ANALİZİ

29 Ekim 2016 - 14:31

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun sevgili okurlarım,

Yaşadığımız sıkıntılı günlerin bir an önce nihayete ermesini diliyor cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bu toprakları vatan kılan tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anıyorum. Rabbim ülkemizin birliğini daim etsin.

Değerli Okurlarım,

Bilim insanları yaşadığımız zor günlerden olsa gerek insanlarımızda psikolojik sorunların önceki yıllara nazaran arttığını söylüyorlar. Sizlerin duyguları nasıldır bilmem ancak ben çevreme baktığımda dünyanın en mutlusu ve en başarılısı görünen insanların gerçekte mutsuzluk ve başarısızlık içerisinde kıvranmalarına çok üzülüyorum. Psikolojik sorunlar git gide mi artıyor yoksa bizlerin farkındalık düzeyi ya da algıda seçiciliği mi değişti bilemiyorum. Şöyle bir etrafıma baktığımda kendini olduğundan farklı tanımlayan ancak takıntıları yüzünden mutlu olmayı sürekli erteleyen, tek silahlarının ayrıntılara önem vermek ve kurallara bağlılık olduğunu bildiğim o denli insan var ki… Eminim sizin de iş ya da özel hayatınızda vardır psikolojide obsesif kişilikler olarak tanımlanan bu takıntılı, egoları güçlü, benmerkezci, herkese hükmetmek ve kontrol etmek isteyen insanlar. Eğer yakınınızda bir yerlerde bu insanlardan var ise kucak kucak Peygamber sabrı diliyorum sizlere.

Hiç unutmam mesleğimin ilk gününde değerli büyüğüm, il müdürüm Sayın Mehmet Ragıp ÜYE Hocam bana ağaçlarla uğraşmak yerine ormanı görmem gerektiğini nasihat etmişti. Önümdeki sehpanın üzerinde duran çiçek sepetine bakıp ne gördüğümü sorunca ben çiçek sepetinin kendi tarafıma bakan kısmındaki bir tek çiçeği anlatmıştım kendisine. Ve işte tam da o an müdürlük unvanını sonuna kadar hak eden ancak mütevazılığından ödün vermeyip kendisine hocam diye hitap etmemi isteyen müdürüm Sayın ÜYE benden ayağa kalkmamı ve çiçek sepetinin bütününü görmeye çalışmamı istemişti. İşte meslek hayatıma ışık tutan ilk ve en önemli nasihati tam da o an da aldım. “Hiçbir zaman ağaçlarla uğraşma, ormanın kendisini, ormanın bütününü gör ve onun için çalış!”

Takıntılı olan statükocu obsesif kişiler, ne yazık ki olaylara hiçbir zaman kuşbakışı bakamıyorlar ve ağaçlarla uğraşmaktan ormanı göremiyorlar. Ya siyah, ya beyaz oluyor onlar için. Evet demeyi sevmiyorlar. Hiç kimseye insanca yardımda bulunmuyorlar ancak ağızlarından çıkan iki tümceden biri “Biz bir aileyiz.” oluyor. Olayların nedenlerini açıklamaktan nefret ediyorlar çünkü o yeterlilikte olmuyorlar. Onlar sadece ben yaptım oldu şeklinde yürütüyorlar hayatlarını ve her zaman kaybetmeye mahkûm oluyorlar. Kendileriyle barışık olup belki psikolojik destek alarak mutlu olmaya çalışmak yerine inatçılık yapmaktan mutlu oluyorlar. Adaletten, merhametten, hümanistlikten bahsedip karşı karşıya geldikleri insanlara gizli bir öfke besleyip en zayıf anında öç almak için fırsat kolluyorlar. Ve bu egoist, obsesif insanlar yasaların satırlarına, kanun kitaplarına öyle takılıyorlar ki ruhlarını, insanlıklarını unutuyorlar o satırlar arasında. Onlar dürüst, etik, yardımsever ve adaletli olduklarını iddia ededursunlar çevre nezdinde ne yazık ki kanun kitaplarındaki tümcelerden ibaret olduklarından dolayı ne dürüstlükleri kalıyor ne adaletleri ne ahlakları ne hoşgörüleri…

Onlarla anlaşma yolu var mıdır? Bence evet. Onlara tüm dinlerin kitaplarında yazan ortak düşünce alçakgönüllülük, hoşgörü, yardımlaşmayı öğretmek… insanca davranmayı ve merhameti hatırlatmak…

Bir kez gönül yıktın ise                                         

Bu kıldığın namaz değil diyen Yunus Emre’yi anlatmak

 

Bırak saraylarda mermer olmayı

Toprak ol bağrında güller açsın diyen Mevlana’yı öğretmek…

 

Allahü Teâlâ’nın övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmediğini yazan hoşgörü dini İslamiyet’in kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’i anlamalarını tavsiye etmek.

Nisa / 36. Allah’a ibadet edin O’na hiçbir şeyi şirk koşmayın. Ana babaya iyilik edin; akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin sahip olduğu kimselere de... Muhakkak ki Allah kibirli ve böbürlenen kimseyi sevmez

İsra / 37. Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.

Sağlıcakla kalın okurlarım…

Hoşgörü dolu, tevazu sahibi insanlarla insanca bir yaşam diliyorum.

YORUMLAR

  • 0 Yorum