Kaliforniya Sendromunu duyanlar mutlaka vardır. Duymayanlar için ben yazıyorum. Etrafınıza şöyle bir baktığınızda, sosyal medyanızda kısa bir gezinti yaptığınızda Kaliforniya sendromlu insanları görmemeniz olası bile değil sevgili okurlar.
Bencilliğin bence öteki adıdır Kaliforniya sendromu. Tüketim çılgınlığı ve eğlenceden başka hiçbir şey düşünmeme, benmerkezcilik, yalnızlık ve tüm bunların beraberinde getirdiği mutsuzluk...
Kaliforniya sendromunda, kişi, kendinden başka kimseyi önemsemez ve kendini evrenin merkezi haline getirir.
Sevgili okurlar çevrenize şöyle bir baktığınızda eminim siz de benim gibi bu tip insanlardan çokça görüyorsunuzdur. Bu insanlar yüzünden toplumsal değerler anlamını kaybediyor ve yalnızca paraya tapan Kaliforniya sendromlu insanlarla çevreleniyor dört bir yanımız.
Kendini ön plana koyma isteği, bir yandan bireyde bağımsızlık meydana getirirken diğer taraftan hayal kırıklığı yaşatıyor. Sınırsız özgürlüğü benimseyen kişi git gide kendisini yalnız hissetmeye başlıyor. Yalnızlaştıkça önemli değerlerini kaybediyor. Ahlak kavramı yok oluyor.
Bu sendromu yaşayan kişiler, ‘başkası açlıktan ölse de bana ne’ düşüncesinde oluyor ve kendisi dışındaki kişiler hakkında hiçbir endişeye sahip olmuyorlar. İşte tam da bu yüzden hemen hemen her gün kendimize sorduğumuz “dünya nereye gidiyor?” Sorusunu tekrar hatırlıyoruz.
Dilerim ki maneviyata dönük, ahlaki değerlerini unutmayan bireyler olarak yetişir ve öyle bireyler yetiştiririz.
Kaliforniya sendromsuz sağlıklı, sevgi dolu günler diliyorum.
YORUMLAR