Beni Hatırlayınız

Yine bir sonbahar yine bir 10 Kasım. Yine aynı sözler yine aynı yazılar... Seni unutmayacağız Ata'm, izindeyim Ata'm... Belki yürüyüşler yapılacak. Kahkaha ile kikir kikir güle oynaya belki üzüle ağlaya... 10 Kasım geçip gidecek. Yalnızca bir gün sonra Ata'sının sözde izinde olanlar soluğu gezmelerde tozmalarda alacak. Içlerinden biri de demeyecek vatanı ileri götürmek için ne yapmalıyız? Ne okumalı ne yazmalıyız. Sanatın hangi dalında nelerle uğraşmalıyız, bilimde fende nasıl yenilikler yaparız...
 
Atatürk'ün vücudu şu an Anıtkabirde sonsuzluk uykusunda ama düşünceleri sönmeyen bir meşale.
 
Çalışarak, okuyarak, üreterek sönmeyen bu meşale ile yolumuzu aydınlatarak ilerlemeli vatanımızı ilerletmeliyiz. 
 
Umutsuz muyum? Asla! Umudum çocuklarda, gençlerde ve kalbi vatan için atan bizlerde.
 
Yazıma son verirken sizleri Ulu Önder'in kalemiyle basbasa bırakıyorum:
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!
 
Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur.
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım.
 
Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır
 
Beni hatırlayınız!