10 Kasım…
Kasımın en hüzünlü günü…
İçimizdeki hüzün fırtınası dinmedi hala. Çünkü bizler Mustafa Kemal’i anlayarak yetiştirildik... Vatan sevgisiyle, bayrak aşkıyla, bağımsızlık ateşiyle büyüdük. Ama ulu önderimizi kullanarak bölücülük yapanlardan hiçbir zaman olmadık. Mustafa Kemal’i anladık ancak kendimizi Mustafa Kemal sanmadık. Sözüm kendilerini Mustafa Kemal sananlara, Mustafa Kemal’i kullananlara… Bölücülük, ayrıştırıcılık ve terör nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur... Din, dil, ırk, mezhep, renk ayrımcılığı yapmamalıyız. Şu’cu, Bucu, O’cu olarak yaşamamalıyız. Ne var ki paylaşılamayan şu dünyada… Şairin dediği gibi değil mi her şey: Bu memleket, bu cehennem, bu cennet, bu davet, bu hasret bizim…
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benziyen toprak,
Bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
Yok edin insanın insana kulluğunu,
Bu dâvet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine,
Bu hasret bizim...
YORUMLAR