Şüphesiz ki ömür kısa ve hayat çok çabuk geçiyor. İnsanlar birbirinden uzaklaşıp, yalnızlaşıyor ve böyle olunca da herkes kendi canının derdine düşüyor ve karşısındaki insana ne tahammül edebiliyor ve ne de onun ihtiyacına merhem oluyor. Anlayacağınız üzere, hep ben ve hep ben anlayışı hakim şu an toplumda ve bireylerde.
Milyarca insan var gezegenimizde, haliyle herkes kendi telaşında ve çoğu insan sadece kendi menfaatini düşünüyor. Zaten bu savaşlar, anlaşmazlıklar da hep bu sebepten dolayı çıkıyor. Bireysellik kavramının toplumun önüne geçmesiyle, bireyin de kendini bütün toplumdan daha değerli olduğuna inandırması sonucu ortaya çıkması, bütün dengeleri değiştirdi. Belki de şartlar, bireylere bunu zorla yapıyor.
Çağımızda yaşanan bu karanlık dönem ise artık korkutucu bir hal almaya başladı çünkü kendine güneş olan, başkasına buzulları layık görüyor. Sadece ben ısınayım, kazanayım ve her şey benim için olsun anlayışı doğru bir durum değildir. Birinin evine ateş attığınızda, o insanda size gül atmayacaktır artık ve bu döngü devam ettikçe de kimse mutlu olmayacaktır. İkili insan ilişkilerinden tutun da kurumların ve devletlerin birbiriyle iletişimine kadar her şey bu şekilde olmaktadır, işime yarıyorsa ve bana menfaat getiriyorsa, ona her türlü desteği veririm. “Kaz gelen yerden, tavuk esirgenmez” deyimi de tam buna göre aslında.
İnsanların fıtratında olan bu durum, sadece günümüz için geçerli değil ama günümüzde de artık her olgunun menfaate endekslendiği bir ortam oluştu. Sevgi, saygı ve dürüstlük kavramlarının yerini, menfaat, makam ve para aldı. Doğru olmayan bu durum ise insanların kalplerini birbirinden soğuttu ve toplumları, toplumlara acımasızca düşman eyledi. Halbuki dünya hepimize yeterdi, dünya tüm canlılara yeterdi lakin insanoğlunun gözü doymuyor bir türlü.
Özellikle teknolojinin gelişimiyle birlikte herkeste bir özenti ve insanlara bir şeyleri ispat etme hali çıktı ortaya. Gösterişin daha ilgi gördüğü, argonun ve vasatlığın prim yaptığı bir mecra ortaya çıktı. Tabii ki insanları bu konuda eleştirmiyoruz ve özgürler ama bu kadar zihinsel varoşa özenti ise toplumları her alanda geri götürür. Tabi böyle olunca da çoğu insan, diğer insanların gösterişine merak salar.
Huzursuzluklar, mutsuzluklar ortaya çıktı ve öngörülmez bir çarpık insan yaşantısı meydana geldi son zamanlarda. Herkes, güneşin sadece kendini ısıtmasını ve bunu yaparken de diğer insanlarında canını yakmak için bir araç olarak kullanır gösterişi çünkü her şeyin en iyisine o layıkmış gibi hisseder artık. Halbuki herkesin bir kalbi, bedeni ve ruhu var, insanların canını yakarak mutlu olmak psikolojik tedavi gerektiren durumdur ve narsist bir kişiliğe sahip insanlar ancak bunu yaparlar. Onun içindir ki bizi ısıtan güneşin, herkesi ısıtmasını isteyelim ki dünya güzelleşsin. Yoksa şu an senin olan güneş bir gün başkasının eline geçer ve bu sefer de sen buzulları yaşarsın.
YORUMLAR