Sartre der ki (5)
“Eğer insan önce bir doluluk gibi düşünülseydi, onda daha sonradan özgür olacağı bir takım anlar ya da psişik bölgeler aramak saçma olurdu: tıpkı önceden ağzına kadar
doldurduğumuz bir kapta boşluk aramak gibi.” (Sartre, 2011: 560). İnsanın böyle oluşu onun kendi için varlık olması nedeniyledir; onun tam da böyle olması, hiçlik sayesinde farklı eylemler gerçekleştirmesine ve özgürlüğünü dünya üzerinde sahnelemesine olanak tanır.
İnsanı kendisinden ve dünyadan koparan hiçliktir; ama insanın kendisini yapmaya/inşa
etmeye zorlayan da yine hiçliğin ta kendisidir; çünkü tam da bu hiçlik sayesinde insan seçimler yaparak varlığına bir öz kazandırır. Özgürlüğü yüzünden daima güncellenen bu öz ile insan, hiçbir zaman olduğu şey olarak kalmaz. Toplumdan, doğadan ya da Tanrı„dan
geldiğine inanılan hazır bazı amaç ya da inançlar, çoğu zaman eylemin anlamı üzerine düşünmeyi engellemekte ve eylemin sahih bir nedeni gibi düşünülmektedir; fakat Sartre, bunların en temelde insanın derinliklerinde yatan hiçlik duygusuyla, yani özgürlüğü ile
birlikte su yüzüne çıkan iç daralmasıyla ilgili olduğunu düşünür. İnsan, kendisi için olanaklı olanları, varlığını, eş deyişle özgürlüğünü ve kendisinin özsüzlüğünü ona dayatan hiçliği keşfettiği zaman varoluşunu temelden sarsan bir iç daralması duyar. Hiçlik, özgürlük ve iç daralması arasında sıkı bir bağ vardır; Sartre„a göre, özgürlüğün hiçleyici bir kuvveti vardır; çünkü bir imkân olarak bizzat özgürlük insanı olduğu şeyden koparır. İç daralması içinde
kendisini gösteren özgürlüğün hiçlikle olan bağlantısını Sartre şöyle vurgular: “…gerekçeler ile edim arasına usulca sokulan hiç„in varoluşudur.” (Sartre, 2011: 85). Dolayısıyla özgürlük insana kendisini bir iç daralması olarak gösterir. Özgürlüğü kuran, yapan bu hiç„in ne olduğu
sorulduğunda ise Sartre soruyu şöyle cevaplar: ”…hiç, olmadığı için betimlenemez, ama kendi kendisiyle münasebetleri içinde insan varlığı tarafından olmuş oldurulduğu ölçüde en azından anlamı ifşa edilebilir.”(Sartre, 2011: 85). Bu ilişki ise kendi için varlığın, yaşamın her
alanında kendini gösteren bir sorgulama etkinliğine girişmesiyle gerçekleşir. Sartre„a göre,hiçlikle tanışmamıza, onu fark etmemize ya da hissetmemize olanak tanıyan en temel
olgulardan birisi sorgulamadır.
YORUMLAR