Sartre, hiçliğin varlıkla bağlantısını ortaya çıkarmaya çalışmakta ve bulduğu her fırsatta bu ilişkiyi dile getirmeye çalışmaktadır. Bu bağlamda Sartre„a göre hiçlik kendinde varlığın bir yapısı değildir ve bu varlığın hiçlikle kendiliğinden herhangi bir ilişkisi yoktur.
Öte yandan “varlığın hiçliği dışlaması veya yok sayması mümkün değildir.” O halde tam bir “doluluğa”ve “olumluluğa” sahip olan kendinde varlık mefhumu “hiçliği imal etmediğine”, “yoğun olumluluk olarak varlık nosyonu, hiçliği, yapılarından biri olarak” içermediğine göre ve “varlık hiçlikle herhangi bir münasebet içinde” olmadığına göre hiçlik dünyaya neyle ve nasıl gelmektedir? (Sartre, 2011: 71-72). Sartre„a göre bu soru “özel bir aciliyetle” önümüze çıkmaktadır.
Hiçlik, eğer varlığınn dışında da, varlıktan itibaren de kavranamıyorsa ve öte yandan varlık-olmayan da “kendini hiçlemek” [se neantiser] için gereken kuvveti kendinden
devşiremiyorsa, hiçlik nereden gelmektedir? (Sartre, 2011: 71-72). Bu mühim bir sorudur.
Çünkü, hiçliğin, “kendini hiçleme” niteliği yoktur. “Yalnızca varlık kendini hiçleyebilir,
çünkü her ne biçimde olursa olsun kendini hiçlemek için (var) olmak gerekir. Oysa hiçlik
yoktur. ”Daha anlaşılır olunması için Sartre sözlerine şöyle devam eder:
Eğer hiçlikten söz edebiliyorsak, bu yalnızca hiçliğin bir varlık görünüşüne, ödünç
alınmış bir varlığa sahip olmasındandır,…
Hiçlik var değildir; hiçlik “oldurulur”;
hiçlik kendini hiçlemez, hiçlik “hiçleştirilir”. Şu halde geriye, özelliği hiçliği hiçleştirmek olan, onu kendi varlığıyla ayakta tutan, onu durmadan kendi varlığıyla
yayan bir varlığın -kendinde olmayan bir varlığın-, hiçliğin şeylere gelmesine aracılık
eden bir varlığın varolmak zorunda olması kalır (Sartre, 2011: 72)
YORUMLAR