Mayıs ayındaydı. Karabük'ten Yenice'ye trenle gitmek istedim. Çocukluğumun tren hattında bir kez daha yolcu olayım, kızıma da çocukluğumun en güzel hatıralardan birisini bizzat yaşatayım istedim. Trenin penceresinden başımızı uzatıp, kıvrılan bedenini gösterecektim ona. Elimizle burnumuzun dibinde olan yemyeşil ağaçların yapraklarına dokunacaktık. Pencereden çıkardıģımız başımızla, trenin hızı ölçüsünde ki hava akımını, yüzümüzde hissedip, çığlıklar atacaktık yemyeşil doğaya beraberce !
Çocukluģum doğumumdan sekiz dokuz yaşlarına değin, bu tren hattında geçti diyebilirim. Yenicede yaşıyorduk ve Yenice dünyaya sadece bu tren hattı ile bağlıydı. Sık sık Karabüke giderdik . Çok uzun bir yolculuk değildi bu ! Yarım.saat belki kırkbeş.dakika ! Önemli olan süresi değildi zaten önemli.olan tren haricinde başka bir yolculuk imkanının olmamasıydı. Gerçi beş yaşımdayken upuzun bir tren yolculuğu da yapmıştım. Ankaradan İzmir'e yataklı kompartmanda gitmiştik ve ben bu yolculuğun keyfini unutamıyorum. Yolculuğumuzun büyük bir kısmını uykuda geçirsek bile, sabah gözümüzü, trenin kocaman penceresinden görünen manzarayla açmak muazzamdı doğrusu. Tren seyahatlerinin en muhteşem manzarası köprü geçişleridir. Tren yollarının köprüleri muhteşemdir. Muhteşemlikleri köprülerin yüksekliklerinde yatar. Kara yolu yapılmaya müsait olmayan, dik arazilerde yer alan tren yolları, haliyle yolcularına olağanın dışında manzaralar sunar. Muhteşemdir bu manzaralar; başka hiçbir taşıt çeşitinde bu imkan yakalanamaz. Masalsı bir seyahat imkanıdır tren. Bu nedenle olsa gerek TRT Belgeselde tren yollarının muhteşem köprülerini gösteren bir belgesel yayınlanıyor. Avrupa ve Amerika'daki tren köprüleri bunlar. Bizde de böyle bir belgesel neden yapılmasın diyor insan. Böyle bir belgesel için, yapılmış hazır bir çalışma da var üstelik ! Cumhuriyetin başlangıcından bu yana yapılmış olan köprüleri anlatan KÖPRÜYET adı ile basılmış.bir kitabımız var ! Yazarı Hülya Sönmez Schaap. Yazarın ablası doktorumuz ile Safranbolu Devlet Hastanesinde yıllarca beraber teşriki-mesai yapmıştık..Şimdi de aynı sitede komşuluk yapmak , kitaptan haberdar olmamı sağladı ! Kimbilir belki İZ TV böyle bir belgesel hazırlar bizlere !
İzmiri beş yaşımda gördüm ben. Önce ağaçları dikkatini çekti ve hafızama yerleşti. Kocaman upuzun palmiyeleri burada gördüm. Karadenizden gelen bir çocuk olarak palmiyeler çok ilginçti elbette. Îzmir fuarını gezmiştik. Fuardaki çok fıskiyeli havuzlara hayran kalmıştım. Bir de yürüdüğümüz caddelerde kuşların içmeleri için koyulmuş minik fıskıyelerinden su akan altında da tabağı olan çeşmelere bayılmıştım. Çocuklar da çabuk susar, kuşlar gibi bizde ablamla birlikte buralardan çok su içmiştik. Tüm bunların yanında bir de ablaları beğendiğimi hatırlıyorum. Ne kadar çok güzel abla vardı burada. İzmirli kızlarının güzelliğini o yaşta ben de farketmişim demek. Aferin bana,. İnsan tabiyatı her türlü güzelliği seviyor !
Ben yeni tren yolculuğumu yapamadım... Belki de bu sebeple bir şiir yazdım. Hepinize iyi okumalar diliyorum
İSTASYONLARIM
Her sabah erkenden uyanıp,
Kalkıyorum yerimden.
Hazırlanıp güzelce ,
Çıkıyorum dışarı .
İstasyonuma giderken ,
Uyutmak için kendimi,
Tutturuyorum bir nini.
Yoksa katlanılır mı bu yolculuğa !
Sevinçliyim her yeni günde ,
Umutluyum da nihai sonucuma.
Gidiyorum sabahın erinde ,
Her şey İstasyonuma .
Trenim kalkacak az sonra,
Gideceğim yoluma ,
Yolum, günlük yol,
Gece olup uykularım gelince,
Bitirir kendisini alel acele.
Her nasıl oluyorsa ,
Kat edilen mesafe farklı da olsa,
Varılan son istasyon hep aynı !
İniş yeri belli .
Her şey istasyonundan başlayıp ,
Hiçbir şey istasyonunda sonlanan,
Bir yolum var benim !
Kat ederim ben onu,
Bıkmadan usanmadan ,
Bir gün değişecek bilirim .
Şüphelenmem, eminim .
Son istasyonumun da ,
Her şey olmasını ,
Sabırla beklerim.
Dyt. Güner ErbaErbay
YORUMLAR