Hayatta sürekli neşeli olamayız, sürekli mutluda olamayız, sürekli üzgünde olamayız, bunların sürekliliği hayatın tüm kanuna aykırı. Belli bir süre sonra hayatı kabulleniyoruz ama her kabullenişte bir şey mi kaybediyoruz yoksa bir şey mi kazanıyoruz. Bazen hayatın ne getirdiğinin ve bizden ne götürdüğünün farkına varamıyoruz . Mutluluklarımızı küçük şeylere bağlı kılıyoruz. Bir şey aniden bizi üzebiliyor veya aniden mutlu edebiliyor. Ama keşke tüm duygularımızı biz istediğimiz için yaşayabilsek, bir şeylere bağlı olmadan. Kendimiz, kendimizi özgür kılsak. Hayatımızda ki özgürlük bence dört aşamadan oluşuyor. Bunlar duygularımızın özgürlüğü, ruhumuzun özgürlüğü, bedenimizin özgürlüğü ve hayatın kendi özgürlüğü biz hangisini yaşayabiliyoruz bilmiyorum. Bazen sadece özgürmüş gibi yapıyoruz. Mutluymuş gibi hatta üzgünmüş gibi bazen hatalarımızın arkasından inadına inadına gidiyoruz. Bir kitapta şu sözü okumuştum. “ Enerji işin ahlaki kısmı ile ilgilenmez.” Biz enerjimizi neye yöneltirsek onu yaşıyoruz. İçimizde olanı, susturmak istediğimizi yaşıyoruz. Ve bize en yakın geleni. Aslında derinlerde gizlediklerimizi bizim bile unuttuğumuz ve hatırlamak istemediğimiz, yüzleşmekten kaçtıklarımızı yaşıyoruz. Ve sonra neden böyle oluyor diyoruz. Ben yapmam dediğim herseyi yapabileceğimi gördüm. Bazen belli yaşlara gelince anlıyor insan hayatta en kalbten söylediklerin oluveriyor ve hayatın yaptıramayacağı hiç bir şey yok. O yüzden şimdi sadece akışın bana getirdiklerini mutluluklarıma sığdırmak istiyorum ve kalbimin en huzurlu halini yaşamak istiyorum. Unutmayın! Kaçtıklarımız geçmişimiz veya geleceğimiz olabilir. Korkularımız hayatın kendisine dönüşebilir. Korkuları bırakıp cesur olduğumuz gün kazanabilir yada kaybedebiliriz. Ama hayat bence kazanmak veya kaybetmek değil. Benim için hayat sadece yaşamak. Hayatı Yaşamak.
YORUMLAR