Malpraktis Dava Sayısındaki Artışın Nedenleri
Hastalara hekiminize neden dava açmak istiyorsunuz dediğimiz zaman, hemen hemen hepsi aynı cevapları vermektedir. Bu cevapları iki başlıkta toplayabiliriz, birincisi hekimine kızıp sadece hekimin canını yakmak, ikinci cevap ise para kazanmak. Bu cevaplar bizim davalarına baktığımız hastaların verdiği cevaplardır. Ancak bilimsel araştırma göre hastaların hekimlerine dava açmalarının sebepleri şunlardır; terk edilmişlik ve ilgisizlik, kendisine karşı dürüst olunmaması, korkularının sağlık çalışanları tarafından yeterince dikkate alınmamasıdır.
Malpraktis dava sayısındaki artışın en büyük sebebi kanaatimizce, basın ve medyanın hekimler aleyhinde tek yanlı haberler yapmasıdır. Bu haberler doğrultusunda hastalar, oluşan komplikasyonlardan da malpraktis davası yoluna başvurmak istemektedir. Ancak komplikasyonlar, malpraktis yani hekim hatası, tıbbi hata olarak değerlendirilmediği için hastaların bu konudaki talepleri yerinde değildir. Bunun bir sebebi de hastaların, yarım bilgi ile tam araştırma yapmadan ve sağlık hukuku uzmanı kişilere danışmadan hareket etmeleridir. Atlanmaması gereken diğer bir husus ise, bazı sağlık çalışanlarının hastaları ciddi anlamda umursamaması ve tıbbi hata yapmasından dolayı, hiçbir kabahati bulunmayan, işini özveriyle ve özenle yapan birçok sağlık çalışanının haksız yere suçlanmasına zemin hazırlamasıdır.
Sağlık Çalışanları MalpraktisDavasının Önüne Nasıl Geçebilir?
Malpraktis davasının hiç açılmadan önüne geçilmesi için Sağlık Hukuku alanında uzman avukatlardan gerekli bilgilerin alınması yerinde olacaktır. Önleyici hukuk kavramı olarak bahsedebileceğimiz bu durum danışmanlık hizmetinin bir ürünüdür. Eğer Sağlık Hukuku alanında yetkin bir hukuki danışmandan bilgi alınmazsa, malpraktis davaları ile karşı karşıya kalmak, hapis cezası almak ve çok büyük miktarlarda tazminat ödemek zorunda kalınabilir. Bir danışman ile çalışmayan sağlık çalışanının yapacağı en doğru şey, kendisi hakkında bir malpraktis davası açıldıktan sonra bir Sağlık Hukuku Uzmanı avukat ile görüşüp davayı birlikte yürütmek olacaktır. Ancak sağlık çalışanlarına tavsiyemiz kesinlikle önleyici hukuk olarak, malpraktis davasına kıyasen çok daha uygun ücretler ödeyerek danışmanlık hizmeti almalarıdır.
Şuan halihazırda birçok özel hastanenin bile aydınlatma metinlerinin hukuken doğru metinler olmadığını söyleyebiliriz. Yani yapılmış aydınlatma ve alınmış rıza hukuka uygun olmadığı için yapılan tıbbi müdahale de hukuka aykırı olacaktır bu nedenle, doğrudan malpraktis davası açılabileceği gibi komplikasyon meydana gelmiş olsa bile aydınlatılmış rıza hukuka uygun olmadığı için hekimlere karşı tazminat ve ceza davası açılabilecektir.Tazminat ve ceza davasıtehdidi, hekimlerin mesleklerini yerine getirirken çekingen davranmalarına da neden olmaktadır. Bu durum, sağlık hukuku alanında “defansif tıp” olarak adlandırılmaktadır. Defansif tıp; hekimin tazminat ve ceza davalarıyla karşılaşmamak ve kendini hukuki açıdan korumak için tıbbi uygulamaları gerek olmadığı halde kullanması şeklinde olabileceği gibi, malpraktis davası ile sonuçlanma ihtimali olan uygulamaları gerçekleştirmeme şeklinde de olabilmektedir.
Malpraktis Kanunu Var Mı?
Öncelikle doğru bilinen bir yanlışla başlamak gerekmektedir. Birçok sağlık çalışanı malpraktis kanunu diye bir kanun olduğunu düşünmektedir. Bu yanlış bir düşüncedir çünkü malpraktis kanunu diye bir kanun yoktur. Aynı şekilde Türk Ceza Kanunu veya Türk Borçlar Kanunu’nda sağlık çalışanları ile ilgili yeni çıkmış olan özel bir madde bulunduğu da düşünülmektedir, bu da doğru değildir. Bu kanunlarda sağlık çalışanları ile ilgili özel bir ceza veya tazminat sorumluluğu içeren bir madde bulunmamaktadır. Sonuç olarak, sağlık çalışanlarının kendilerine açılan dava sayısındaki artışın sebebini yeni çıkan özel kanuna veya özel kanun maddelerine dayandırmaları da yerinde değildir.
Sağlıklı günler dilerim.
www.gulsevinhukuk.com
YORUMLAR